HARBETSUVAN
Tepelerin Üzerinde
HARBETSUVAN
Konumu
Harbetsuvan Tepesi, Şanlıurfa ilinin yaklaşık 45 km güneydoğusunda yer almaktadır (Resim 1) Yaklaşık olarak 95 x 80 m (6 hektar) büyüklüğünde, deniz seviyesinin 740 m yükseklikte bir rakıma sahip höyüğün, batıda Harran Ovası’na bakan Tek Tek Dağları’nın Alt Miyosen kökenli kireçtaşından oluşan tepeleri üzerinde konumlandığı tespit edilmiştir (Resimö 2). Yerleşmeden, kuzeybatıya doğru kuş uçuşu yaklaşık 35 km uzaklıkta olan Göbeklitepe net olarak görülmektedir. Kuzeydoğu yönünde yaklaşık 7 km uzaklıkta yer alan diğer büyük yerleşme Karahantepe’nin görülmesi de mümkündür. Bu yerleşmelerin birbirlerini görebiliyor olmalarından kaynaklanan ilişki, Harbetsuvan Tepesi’nin Neolitik dönemin çevresel ve düşünsel yaşamındaki rolünü saptamada fayda sağlayabilir.
Araştırma Tarihçesi
2014 yılında Şanlıurfa Arkeoloji Müzesinin yaptığı yüzey araştırmalarında bulunan yerleşme 2017-2019 yıllar arasında, Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi başkanlığında Bahattin Çelik yönetiminde bir ekip tarafından, yoğun definecilik faaliyetlerinin gerçekleştiği alandaki arkeolojik kalıntıları belgelemek amacıya üç sezon boyunca kazılmıştır. Kazılar sonucunda Çanak Çömleksiz Neolitik Döneme tarihlenen bir dizi taş duvarlı yapı ve insan elinden çıkmış buluntularla karşılaşılmıştır. Çalışmalarda defineciler yüzünden bir kısmı zarar görmüş taş yapılar ile T biçimli dikilitaşlar tespit edilmiştir. Çalışmalar sırasında tespit edilen en ilginç buluntu Göbeklitepe ve Karahantepe’de bulunanları andıran, oturur pozisyonda bir erkek heykelidir. İşlenmiş çakmaktaşı ve obsidiyenler, öğütme taşları, yivli taş nesneler ve taş boncuklar olmak üzere ilişkili buluntular, çağdaşları Göbeklitepe’nin üst seviyelerinde bulunan bir PPNB buluntu topluluğunu temsil etmektedir. Açığa çıkarılan bulgular ışığında Harbetsuvan Tepesi’nin küçük ölçekli bir PPNB kült merkezi olabileceği kanısına varılmıştır.
Sayburc-1
Sayburc-2
Sayburc-3
Sayburc-4
Sayburc-5
Sayburc-6
Sayburc-7
Sayburc-8
Sayburc-9
Sayburc-10
Sayburc-1Sayburc-2Sayburc-3Sayburc-4Sayburc-5Sayburc-6Sayburc-7Sayburc-8Sayburc-9Sayburc-10
Resim 3: Yeni kazılardan önce Harbetsuvan Tepesi, batıya doğru (2022). Taş yığınlarının bir kısmı eski kazı alanlarını işaret etmektedir.
2022 Yılında Başlayan Yeni Proje
Anadolu'da yaklaşık 12.000 yıl veya daha öncesinde başlayan Neolitik dönüşüm, yalnızca tarihöncesi insanın yaşam tarzında köklü değişiklikleri değil, aynı zamanda insan faaliyetlerinin Dünya üzerinde daha büyük ve geri döndürülemez etkilere sahip olmaya başladığı çok daha geniş insan-çevre sistemlerinde eş evrimleri de beraberinde getirmiştir. Bu dönem, insan tarihindeki en önemli dönüm noktalarından biri olarak düşünülmektedir. 2022’de başlayan yeni projede Neolitikleşme sürecinin doğasının hem insan hem de jeoloji perspektifinden anlaşılması amaçlanmaktadır.
Resim 4: Höyükte gerçekleştirilen jeomanyetik araştırmalar.
Son yıllarda Göbeklitepe'de ve özellikle Karahantepe'de gerçekleştirilen büyük ölçekli kazılara ve multidisipliner çalışmalara rağmen henüz Neolitikleşme süreçlerinde insan-doğa etkileşimlerine dair kronolojik bir anlatı sunabilmiş değiliz. Şanlıurfa bölgesindeki bu durumun önemli bir nedeni, bu argüman için gerekli kronolojik verinin yetersizliği olabilir. Az önce bahsedilen “mega” yerleşmeler elbette Neolitikleşmeyi kronolojik şekilde incelemek için önemli fırsatlar sunsa da yüzyıllar ve hatta daha uzun süre yoğun şekilde tekrarlanan büyük ölçekli yapı faaliyetleriyle ilişkili kompleks stratigrafik bağlamlar, ele geçen buluntuların stratigrafik olarak karışması ihtimaline karşı önlemlerin gerekliliğini sürekli biçimde beraberinde getiriyor.
Resim 5: Höyükte Jeoradar (Ground-Penetrating Radar-GPR) kullanılarak gerçekleştirilen araştırmalar.

Bu bağlamda, kısa süreliğine iskan edilmiş bir alanda yapılan araştırmalar, arkeolojik kayıtların stratigrafik olarak karışması riskini azaltarak, sınırlı ölçekte de olsa Neolitikleşme aşamasına dair kronolojik olarak kontrollü bir bakış kazandırmalıdır. Bundan yola çıkarak Güneydoğu Anadolu'daki EPPNB'nin insan-doğa etkileşimleri yönünü tanımlamak için 2022 yılında Harbetsuvan Tepesi'nde kazılara yeniden başladık (Resim 3). Proje, arkeolojik saha çalışmaları ve analizlerin yanı sıra son jeofizik araştırma stratejilerinin kullanılmasıyla öne çıkmaktadır. Sonuçları, komşu bölgelerde yer alan kendi araştırmalarımızda geliştirdiğimiz bir bakış açısıyla yorumlamayı amaçlıyoruz.

2022 yılında Şanlıurfa Neolitik Çağ Araştırmaları Projesi- Taş Tepeler kapsamında Harbetsuvan yerleşmesinde başlayan yeni çalışmalar, Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi, Tokyo Üniversitesi ve Chiba Teknoloji Enstitüsü’nün işbirliğinde sürdürülmektedir.

Resim 6: Eski açmaların dolguları kaldırılıyor.
Jeofizik Araştırmalar
Jeomanyetik (Resim 4) ve yer radarı (Resim 5) kullanılarak yapılan ön jeofizik incelemeler, höyüğün esas olarak kireçtaşı kayalar ve kalınlığı 3 m'yi geçmeyen arkeolojik dolgudan oluştuğunu göstermektedir. Ek olarak höyüğün çevresinde birçok dörtgen yapı olduğu tespit edilmiştir. Beklenmedik bir biçimde jeomanyetik tarama sırasında geniş, daire biçimli ve belki de tüm höyüğü çevreleyen bir duvar ya da hendek izi (?) ile de karşılaşılmıştır.
Arkeolojik Bulgular

Yeni başlayan çalışmalarda, 5,3 m × 5,0 m boyutlarında merkezinde bir çift dikilitaş ve duvarlarda özenli iç payandaları bulunan dörtgen yapı da dahil olmak üzere mimari yapıların arkeolojik bağlamlarını detaylandırmak için önceki açmaların temizlenmesine odaklanılmıştır (Resim 6 ve 7). Stratigrafik incelememiz, alanda tek bir dönem (PPNB) görülmesine rağmen, yapıların mimari düzende tekrarlanan değişikliklerin olduğunu göstermektedir (Resim 8). Yapılarla ilişkili arkeolojik malzemelerin arasında çok sayıda yontmataş alet, öğütme taşı, kemik alet ve kişisel süs eşyası bulunmaktadır. Bunların birçoğunun yapımında yerel olmayan, yerleşmeden uzakta üretilmiş veya takas edilmiş hammaddeler (obsidiyen, bazalt ve yeşim taşı) kullanılmıştır. İşlenmiş olmayan buluntular arasında hayvan kalıntıların ufak parçaları da bulunmaktadır. İlginç bir şekilde, tüm bu bulgular, ortaya çıkarılan yapıların kült faaliyetleri gibi spesifik bir amaca hizmet etmelerinden ziyade ev niteliğine sahip olduklarına işaret etmektedir.

Proje, höyük ve yakın çevresinde yoğun bir yüzey araştırmasını da içermektedir. 2022'deki çalışma esnasında yüzeyde işlenmiş çakmaktaşı sayısının çok fazla olduğu görüldü ve adının “harap olmuş çakmaktaşı tepesi” anlamına gelmesinin ne kadar isabetli olduğu da anlaşılmıştır. Yontmataş buluntular PPNB'den daha erken dönemlere ait az sayıda buluntu da içermektedir.

Resim 10: Harbetsuvan Tepesi 2022 kazı sezonundan C6 (eski ismiyle K5/19) ve D6 (K13) no’lu kazı alanları.
Öngörüler
Yapılan yüzey araştırmalarında Harbetsuvan Tepesi’nin, ufak bir höyük yerleşmesi olmasına karşın, daha büyük bir yerleşme kompleksinin parçası olabileceğini göstermektedir. Henüz kronolojik konumuyla alakalı tam bir bilgi olmasa da iskanın olduğu ana dönem çok büyük ihtimalle Erken PPNB’dir (Resim 10). Eğer bu varsayım doğru ise yerleşme, Kuzey Levant’ta kültüre alınmış bitki ve evcilleştirilmiş hayvan sayısında ciddi bir artış görülmesinden hemen öncesi olan bir dönemi temsil etmektedir. Harbetsuvan yerleşmesindek araştırmalar, bu geçiş esnasındaki kültürel ve çevresel koşulları tanımlamak için önemli bir fırsat sunmaktadır. Gelecekte kültürel koşulları anlamaya yönelik araştırmaların yapılması da planlanmaktadır. Bunlardan bazıları, bu ufak yerleşmenin çevresindeki Göbeklitepe ve Karahantepe gibi “mega” kült yerleşmeleriyle sosyoekonomik ilişkileri, yine bu dönemdeki kült amaçlı ve domestik faaliyetler arasındaki ilişkilere odaklanmaktadır. Doğal çevreyle alakalı, Erken PPNB dönemindeki paleoortamların rekonstrüksüyonun hassas şekilde yapılması, bu dönemde meydana gelen kültürel değişimin anlaşılmasına önemli bir katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Mevcut proje, arkeoloji ve yerbilimlerini birleştiren bir yaklaşımla Harbetsuvan Tepesi'nin Neolitikleşme süreçlerindeki konumunu netleştirmek için bu ve başka birçok konuyla ilgilenmeyi hedeflemektedir.

Yazı: Kazuya Shimogama
Fotoğraflar: Harbetsuvan Proje Arşivi
Harbetsuvan Tepesi’ndeki araştırmaları yürütebilmemize olanak tanıyan T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’ne içtenlikle teşekkür ediyoruz. Kırşehir, Kaman’da yer alan Japon Anadolu Arkeoloji Enstitüsü Başkanı Dr. Sachihiro Omura’ya, projemizi daha iyi anlamlandırmamızı sağlayan yardımları ve tavsiyeleri için özel olarak teşekkür ediyoruz. Ayrıca, çalışmalarımıza çeşitli şekillerde katkıda bulunan başka birçok kişiye ve arkadaşımıza çok teşekkür ederiz: Prof. Dr. Necmi Karul, Hasan Işıldak (Şanlıurfa Valisi), Eyyübiye Belediyesi, Aziz Ergin and Dr. Nezif Cıkay (Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi temsilcileri), Volkan Lordoğlu (Kültür Varlıklar ve Müzeler Genel Müdürlüğü, Şanlıurfa Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü), Kiyoko Morota (Japon Anadolu Arkeoloji Enstitüsü), Dr. Makbule Beray Kösem (Ankara Üniversitesi), Dilara Nil Çolak (Hacettepe Üniversitesi), Dr. Nizar Polat ve Yunus Kaya (Harran Üniversitesi, Jeomatik Mühendisliği), ve Karahisar köyünden gelen işçiler. Saydığımız kişilerin kıymetli yardımları olmasaydı arazi çalışmalarımızı gerçekleştirebilmemiz mümkün olmayabilirdi.
TC Kültür ve Turizm Bakanlığı
Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi
Chiba Teknoloji Enstitüsü
Tokyo Üniversitesi
Şanlıurfa Valiliği
Eyyubiye Belediyesi
Tastepeler Visit Information
Ziyaret Bilgileri
Yaz Dönemi
1 Nisan-24 Ekim
Çalışma Saati: 08:30-19:00
Kış Dönemi
24 Ekim-1 Nisan
Çalışma Saati: 08:30-17:00
Gişe Yaz/Kış Kapanış Saatleri
Yaz Dönemi: 18:30
Kış Dönemi: 16:30
Kapalı Günler: Her Gün Açık
Durum: Açık
Adres
Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi
Haleplibahçe, 2372. Sk. No:74/1,
63200 Eyyübiye/Şanlıurfa
İletişim
Tel 1: +90 414 313 15 88
ktb-logo
Türk Hava Yoları Taş Tepeler ana sponsorudur.
ktb-logo
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı | Tüm hakkı saklıdır.